Limit çalışmaktan kafayı yediğim bir dönemde aklıma şu soru geldikten ve cevabını aramaya başladıktan sonra derslere daha verimli yaklaşabildim: Satoru Gojo olsaydı ne yapardı?
Satoru Gojo, "Jujutsu Kaisen" adlı popüler manga ve anime serisinin en önemli karakterlerinden biri. 90 doğumlu olsa da başına çoktan karlar yağmış, masmavi gözleri de okyanusu alıp götürmüş. Analar neler doğuruyor. Peki neden aklıma Tunç Kurt gibi bir matematik dehasından önce kurgusal bir anime karakteri geliyor? Cevap basit, söylenenin ne olduğu yahut nasıl söylendiği önemli değildir; asıl önemli olan söylenenin nasıl anlaşıldığıdır. Ben ne kadar bilimsel makale okursam okuyayım, lise düzeyindeki limit konusunu Satoru Gojo sayesinde anlayabildim.
Jujutsu Kaisen evreninde lanetler ve lanetlerle savaşan büyücüler vardır. Gelmiş geçmiş en güçlü büyücü ise Satoru’dur. Herkesin farklı güçlerde ustalaştığı bu evrende Satoru’nun gücünü kimse geçemez.
Satoru’nun güçlerinden biri de “Limitsizlik” tir. Gojo Klanında nesilden nesile aktarılan bir tekniktir. Bu teknik, " Sonsuzluk " kavramını gerçeğe dönüştürerek kullanıcının uzayı istediği gibi manipüle etmesine ve çarpıtmasına olanak tanır. İşte temel prensip budur:
“İki nesne arasına sonsuz sayıda nokta koyarsan, birbirlerine asla dokunamazlar.”
Ana gücün dallanarak geliştirilmiş üç farklı türü daha var. Temel hal olan Limitsizlik Gojo'nun en sık kullandığı hali. Ona saldırmaya çalışan herhangi bir şey (yumruk, mermi, büyü) onunla fiziksel olarak temas edemez. Çünkü saldırı, Gojo’ya ulaşmadan önce sonsuz sayıda minik durakta yavaşlatılır ve sonunda tamamen durur. Bu Gojo’nun etrafında görünmez bir bariyer oluşturur. Dışarıdan bakanlar, sanki saldırı Gojo’ya milimetreler kala durmuş gibi görür. Limitsiz tekniği, matematikteki yakınsak ve ıraksak dizilerin çalıştığı şekilde çalışır. Sonsuzluk, ölçülemez bir serinin yakınsamasıdır, sonsuza yaklaşan her şey yavaşlar ve kullanıcıya asla ulaşmaz.
İlk dallanmış çeşidi “Mavi – Negatif”te Gojo, uzayda bir "negatif sayı" yaratır. Bu, çekim gücü gibi davranır ve çevresindekileri hızla tek bir noktaya çeker. Etki alanındaki her şey, bir kara deliğe çekiliyormuş gibi davranır. Mavi iki hedefi birbirine çekebilir, bir binayı yıkabilir, bir bireyi içine çökertebilir veya kullanıcının hızını artırabilir.
İkinci dal “Kırmızı – Pozitif” ise mavinin tam tersidir. Pozitif enerjiyi kullanarak uzayı itici hale getirir. Karşısındaki hedef büyük bir kuvvetle geriye fırlatılır; patlamaya benzer bir etki yaratır. Limitsizin gücüne pozitif enerji akıtılarak, çekici bir etki yerine itici bir etki yaratılarak elde edilir. Bu teknik, anında muazzam patlayıcı bir güç açığa çıkarabilen küçük bir kırmızı küre olarak kendini gösterir.
Son dal kırmızı ve mavinin birleşimi olan “Mor – Boşluk“ şimdiye kadar sadece Satoru Gojo tarafından kullanılabilmiş bir tekniktir. Bu iki zıt kutbun birleşimi uzayı çarpıtarak yok eden bir "boşluk" yaratır. İsabet ettiği her şey kelimenin tam anlamıyla var olmamaya başlar. Her iki sonsuzluk, birleşme ve ayrışma çarpışır ve ortaya çıkan hayali bir kütle ile sonuçlanır. Teknik, Mavi ve Kırmızı'nın çıktısının çok ötesinde, olağanüstü patlayıcı bir güce sahiptir.
| Teknik Adı | Tür | Özellik | Limitsiz | Savunma | Saldırıları yavaşlatır | Mavi | Saldırı | Her şeyi çeker | Kırmızı | Saldırı | Her şeyi iter | Mor | Nihai saldırı | Maddeyi yok eder
Burada sadece limitin kavramını anlayabilirsiniz, daha fazlası için gerçekten bir matematik videosu izlemek en iyisi olacaktır.
Satoru Gojo’yu Limit aracılığıyla şimdi dikotomi paradoksundan bahsedelim. Buraya kadar bize eşlik ettiğin için teşekkürler Satoru!
MÖ 5. yüzyılda yaşamış olan Antik Yunan filozofu Elealı Zeno, hareketin mantıksal çelişkiler içerdiğini göstermek amacıyla geliştirdiği paradokslarla tanınır. Bu paradokslardan biri olan dikotomi yani ikiye bölme paradoksu, özellikle sonsuzluk ve süreklilik kavramları etrafında derin matematiksel ve felsefi tartışmalara yol açmıştır.
Dikotomi Paradoksu’nun temel varsayımı şudur: “Bir nesne bir noktadan diğerine ulaşmak istiyorsa, önce yolun yarısını, sonra kalan yarının yarısını, sonra onun da yarısını… Sonsuz sayıda ara noktayı geçmelidir. Sonsuz sayıda adım ise tamamlanamaz, dolayısıyla hareketin gerçekleşmesi mümkün değildir.”
Bu tanıma göre örneğin bir kişi 1 birim uzunluğundaki bir mesafeyi katetmek istiyorsa, önce 1/2, sonra 1/4, sonra 1/8… şeklinde azalan bir diziyle ilerlemelidir. Bu da kişinin hedefe ulaşmasının imkânsız olduğu gibi bir sonuca yol açar.
Dolayısıyla paradoksta geçen tüm sonsuz adımın toplamı 1 birimdir. Yani kişi, sonsuz sayıda küçük adım atsa da toplamda sonlu bir mesafe kat eder.
Eğer her adım belirli bir zaman alıyorsa ve bu süre de mesafe ile orantılıysa, zaman açısından da aynı geometrik seri oluşur. Örneğin:
- İlk adım: t/2 - İkinci adım: t/4 - Üçüncü adım: t/8
Toplam zaman: t/2 + t/4 + t/8 + … = t
Bu da gösterir ki hareket hem mesafe hem zaman açısından sonlu bir sürede tamamlanabilir.
Zeno’nun paradoksu, antik çağda süreklilik, sonsuzluk ve hareket kavramlarının henüz matematiksel olarak temellendirilmediğini gösterir. Bu bağlamda paradoks, bir matematiksel hatadan çok o dönemin düşünsel sınırlarını ortaya koyan bir düşünce deneyidir. Zamanın ve mekânın kesintili mi yoksa sürekli mi olduğu, sonsuzun gerçek mi yoksa yalnızca potansiyel bir kavram mı olduğu gibi soruları gündeme getirerek hayal gücünü temel alarak düşünsele aktarır.
Sonucunda Zeno da Satoru da limitsizlikte bilgeliklerini sunmuş, diğer insanların da kabul edeceği bir argümanla zamanı ve dokunulabilirliği bükmüşlerdir. Siz siz olun, limitlerinizi bilmeyin. Belki de Satoru gibi limitsizsinizdir ve tüm potansiyelinizi ortaya çıkararak kendinizin en iyi versiyonunu belirleyebilirsiniz. Sonuçta limitsizlik, belirsizlikle aynı şey değildir.
Beyefendinin aynı zamanda kullanıcı adımın esinlenilişinin de sahibi olduğundan bahsetmeyi unuttuğumu yeni fark ettim. Gojo kral adamsın. En kısa sürede Suguru ile olan aşkını ele alan bir yazı yazacağım
Yorumlar
Beyefendinin aynı zamanda kullanıcı adımın esinlenilişinin de sahibi olduğundan bahsetmeyi unuttuğumu yeni fark ettim. Gojo kral adamsın. En kısa sürede Suguru ile olan aşkını ele alan bir yazı yazacağım