İçerik Resmi

Sessizlikle Büyüyen Hikâyeler


favorite 0 visibility 5 bookmark 0


Son günlerde üzerine çok düşündüğüm bir tema var: sessizlik. Judith Hermann’ın bir romanı bu duyguyu tetikledi; ama yazdıklarım, onun ötesine geçen bir sessizliğin izinden geliyor. Çünkü bazı kitaplar sadece okuduklarınla değil, okurken sana düşündürdükleriyle de kalıyor. Ve bazen bir kelime, bir cümle ya da sadece bir sessizlik anı; insanın içinde çok daha büyük bir hikâyeyi harekete geçiriyor.

Bazen bir sabah, her şey yerli yerindeymiş gibi uyanırsın. Fincan aynı köşede, pencere aynı manzaraya bakıyor, sokaktan geçen ayak sesleri bile tanıdık. Ama içinde bir şey kıpırdar. Adı tam konulamayan, kelimelere direnç gösteren bir duygu. Belki bir boşluk, belki de bir taşma hâli. Belki de sadece sessizliktir o.

Sessizlik çoğu zaman bir eksiklik gibi algılanır. Oysa sessizlik, dolu bir şeydir. İçinde yüzlerce kırıntı saklar: söylenmemiş cümleler, geride bırakılmış anılar, tamamlanmamış ilişkiler. Ve her biri, hiç konuşulmamış olsalar da, bizimle kalmaya devam eder. Sessizlik, aslında konuşmaktan daha kalıcıdır. Çünkü konuşma biter, ama sessizlik yayılır, sızar, içeri girer ve yerleşir.

Yalnızlıkla barışmak kolay değildir. Çünkü bize hep, birlikte olmanın daha değerli olduğu öğretildi. Kalabalıklar içinde güçlü hissetmenin, onaylanmanın, görünür olmanın makbul olduğu bir dünyada, yalnızlığı sevmek başkaldırıdır. Ama bir noktadan sonra insan şunu fark eder: Yalnızlık, sadece tek başınalık değil. Aynı zamanda kendi sesini en net duyabildiğin alan. Kalabalıkta duyulmayan o iç sesi, yalnızken yakalarsın. Belki ilk başta korkutur; ama zamanla onun en doğru rehber olduğunu fark edersin.

Bir yere ait olmamak, çoğu zaman yersizlikle karıştırılır. Ama aidiyetsizlik, kimliksiz olmak değil; kendini her yere ve hiçbir yere sığdırabilmektir. Gittiğin her yerde bir süre kalabilir, sonra çekip gidebilirsin. Bu da bir var olma biçimidir. Kök salmamak sürüklenmek değildir; bazen sabit kalmaktan daha cesurca bir eylemdir harekete geçmek. Kalmak kadar gitmek de bir tercihtir.

Denize bakan bir pencere, uzun bir sessizlik, uzaktan gelen bir martı sesi... Bazen hayatı tanımlayan büyük kararlar, önemli olaylar değil de bu anların kendisidir. Hiçbir şey yapmamanın, sadece var olmanın büyüsü. O anlarda dünya senden hiçbir şey istemez. Sadece tanık olmanı bekler. Ve sen, konuşmadan da yaşamla uzlaşabileceğini fark edersin.

Çünkü bazı dönüşler büyük gürültülerle değil, sessiz bir kabullenişle olur. Konuşmak anlaşılmak içindir; ama sessizlik, var olmak içindir. Ve o sessizlikte büyüyen şeyler, zamanla en derin, en dayanıklı olanlardır.

Önerilen Yazılar

Article Image

Mutlu Çocukluğu
bookmark


favorite 1 visibility 4
Article Image

KIRDIĞIN YERDEN KIRILIRSIN
bookmark


favorite 2 visibility 3
Article Image

GÜZ MEYHANESİ
bookmark


favorite 4 visibility 16
Article Image

İyi Niyetin Sonu
bookmark


favorite 2 visibility 4

Yorumlar