Genç kız, çiçeklerle dolu bir nehirde yüzüstü yatar halde. Vücudu suyun yüzeyine yakın, başı geriye yatmış, elleri açık bir şekilde yukarı doğru uzanmış bir pozisyonda. Bu duruş, onun ölümle barışmış ve kaderine teslim olmuş hâlde olduğunu ima ediyor. Yüz ifadesi, trajik ama durgun; bir yandan yaşamın ellerinden kayışını, bir yandan da inkâr edilemez bir huzuru yansıtıyor. Kızı çevreleyen yemyeşil bitkiler ve çiçekler, doğanın ve kızın bir yaşam döngüsünde bulunduğunu gösteriyor.
Karga çiçekleri, ısırgan otu, papatyalar ve uzun morlar kızın saçlarında başlayıp ayaklarının dibinde bitiyor. Unutma beni çiçekleri, biberiye ve diğer bitkiler, kızın içsel dünyasını yansıtıyor. Suyun berraklığı, çevresindeki çiçekler ve yapraklarla kızın etrafındaki doğa sembolleri onunla dans ediyorlar.
Arka plandaki doğal ortamda yosunlu taşlar, gür yapraklar ve karmaşık dallar hiç de oraya ait olmadığını hatırlatıyor. Nehir yatağındaki hareketlilik, suyun huzur verici akışı ve bitkilerin zarifçe suya karışması, yaşamın ve ölümün bir arada bulunduğu bir dengeyi simgeliyor. Toprağa sıkıca tutunarak yaşam mücadelelerine devam eden bitkiler, çiçeklerinden birkaçını suya düşürmüş; sonsuzluğa uğurlanan bu kızın bedeniyle aynı kaderi paylaşarak çürüyüp yok olmaya teslim edilmiş.
Tablonun sol üst köşesine yakın bir yerde, dallarla varlığını gizlemiş bir saka kuşu bulunmakta. Sağlık getirdiğine inanılan bu kuş, kökünden kırılıp nehrin bir diğer ucuna uzanmış ağacın ince dallarından birine konmuş, kızın gözlerinin baktığı yöne bakıyor. Belki de bu, kızın son anlarında kurtarılma düşüncesi içinde olduğunu belirtiyordur.
Açık sarımsı ten rengi, nehrin soğuk sularından beyaza dönmüştü. Solgun pembe yanakları masumiyetinin son kareleriydi. Güneşin bir parçasına sahip sarı saçları ıslandığında kendisinin sonunu getiren ağacın gövdesi gibi kahverengi olmuştu. Meleklerin ve perilerin kutsadığı bu güzel kızın giydiği beyaz elbisesi, saf ruhunu temsil ederken, suyla kabarmış kumaşın ağırlığı, onun kaçınılmaz sonunu getiriyor.
Yorumlar