Sıcak bir hazirandı. Bundan on yıl öncesi, hatta on bir yılı bile vardı. Dokuz yaşından daha küçük olduğuma eminim. Bu sıcak yaz akşamında erken uyuyamıyordu insan. Bir de yaz tatili olduğundan istersen sabaha kadar uyanık kalmaya çalış, kimse bir şey diyemezdi. Ailemin kalanı balkonda vakit geçirirken ben sıcak ve karanlık odada sıkılmadan, hararetlenmeden televizyon izlerdim. Beni ‘Çok sıcak buraya gel’ diyerek yanlarına çağırsalar da televizyonun başından kalkmayı istemezdim.
Akşam ona yaklaşırken kanallarda geziniyordum. İzlediğim çizgi filmlerin aynı bölümlerini izletip duruyorlardı. Sıkılmıştım, on tane çocuk kanalının arasında gidip geliyordum. Bir kanalda durduğumda onu gördüm. Uzun sarı saçları olan bir savaşçı kız. Bölümün sonlarına geldiğim için çok fazla izleyememiştim ama o kadarda bile büyülemeyi başarmıştı. Bir bölüm daha gelir diye bekledim ama gelmedi. Sonraki akşam tekrar bekledim ama hangi saatte olduğunu bilmediğimden tüm gün aynı kanalın açık kalması için annemlerle savaştım. Akşam tekrar onu gördüğümde sevinçten çığlık bile attım. Sonraki gün tekrar, sonraki gün tekrar… Adını öğrendiğimde hemen bilgisayarımdan araştırmaya çalıştım. Sabah akşam, Türkçe İngilizce fark etmeksizin izledim gördüğüm her videoyu. Hayran sitelerindeki yazıları okudum. Posterlerini çıkarttırmaya çalıştım. Her gün onun hakkında çizimler yaptım. Karaktere her gün mektup bile yazdım. Haftalarca düşünebildiğim tek şey o oldu. O kadar sevmiştim ki tüm motivasyonumu o yapmıştım.
Bu çizgi filmden önce de çok fazla severek izlediklerim olmuştu. Anaokulundan beri sevdiklerim bile vardı ama bu yeni bağımlılığım benim için sevmekten öte gibiydi. İlk defa bir kurgusal karaktere göre yaşamımı değiştirmemin başlangıcıydı. Derinden etkilemiş ve hayatımın gidişatını tamamen değiştirmişti. Sonrasında daha çok seriler ve evrenlerle tanışsam da o her zaman kalbimde bir numaraydı. Ne kadar çizgi film izlersem izleyeyim her zaman aklımdan çıkmayan o oldu. Şimdi bile seviyorum. Sevgimden eksilmeden, aksine artarak.
Yorumlar