İnsanlık
Kendi topluluklarını kuran yalnızlık makinesi.
Binlerce kişiyi sabahın belli saatinde kaldırıp,
Belli saatteki molalarda
Gerçekleşmeyecek hayallere daldırıp,
Yine belli saatlerde evlere yollar.
Ev ki en güzel eşyalarla döşenmiş ‘yalnızlık kalesi’
Bir ömür çalışılarak elde edilen kaderin cilvesi.
Yuva belki de o ev kimine.
Birinin yavrusu mu olmamız gerekir,
O evin yuva olması için?
Hepimiz yavrusu değil miyiz bir annenin?
Peki nedir?
O uzun ekmek kuyruklarında,
O şatafatlı dükkanlar zinciri olan avm katlarında,
Ya da sadece ayak ayak üstüne attığımız bir bankta,
Kimseye çare ya da dert olmadığımız...
O saf yalnızlığımız.
Gerçek sevgi bizi bu yalnızlıktan kurtaracak.
Birinin bir yerlerde
Bizi çok sevdiğini bilmek,
Yanımızda kimse yokken bile
İçimizi ısıtacak.
Yalnızlık Tanrı’ya mahsustur derler.
Tanrı bile bizi yarattığı halde...
O’nu sevmemizi ister.
Belki o da böyle yalnızlığını yener.
Yorumlar