Benliğin Sancısı
İnsan bazen basit bir hayatı istiyor olmak ister. Basit bir insan olmayı. Aman aşağılamak anlamında algılanmasın bu dediğim. Bahsettiğim şey yolu belli olan biri olmak istiyor insan, belli bir mesleğim olsun ve okulu okuyayım, derslerimi çalışayım sonra ilgili yerde işe gireyim diyebilmek ister basitçe , bir kaç arkadaşım olsun vakit geçirebileceğim, sevdiğim sevildiğim, çok değil bir kaç kişi ve bu yetsin diyebilmek ister bazen. Sürekli uğraşını çekmek zorunda olmak istemez sahip olmak istediği her bir şeyin. Ama yapacak bir şeyi de yoktur, çünkü bilir ki zihni onu vazgeçtiği ya da yeteri kadar uğraşmadığı hiç bir anda yalnız bırakmaz. Olanları kabullenip devam etmez zihni bilir, bir resimde, bir sözde,bir insanda, bir gülüşte, bir şarkıda, bir anda ve daha nicesinde çıkarır ve hissettirir vazgeçmeye çalıştığı her detayı. Bu yüzden de insan bazen de artık sahip olmuş olabilmeyi de ister. O başarıya sahip olabilmiş, o insanlara, o deneyimlere, o hayata, o gerçeklere ,o isteklere, o arzulara, o stresini,heyecanını,acabasını,keşkesini barındırdığı her şeye sahip olabilmiş olmayı ister. Çünkü insan bazen artık ne yapacağını bilmez yolda olduğu vakit, nasıl hissedeceğini de nasıl hissetmesi gerektiğini bilemez. Aldığı her kararın, yaptığı her şeyin, tanıştığı her insanın, yaşadığı her olayın ihtimaller denizinde bazen bir okyanus görür bazen ise kurumuş dibini. Bir kaç damla su içine umut serpmeye, devam etmesine bazen tekrar ayağa kalkmasına yardım eder bazen, bazen ise bunlar yalnızca birer sanrı gibidir. Çünkü o kadar emindir ki bir döngünün içinde sıkıştığına ve çıkması için attığı her adımın onu daha da girdaba çektiğine, bir karmaşıklık çöker içine, yine ve yeniden nasıl çözeceğini bilmediği…
Ve bilir misiniz her insan yaşar bunu tek ve problemli olduğuna inanarak, ama aslında gençtir insan yalnızca ve sancısını çeker benliğinin artık fısıltılarını çığlıklara çevirme isteğiyle…
Kendinize iyi bakmayı ve o çığlıkları bastırmak yerine sesiniz haline getirmeyi unutmayın, görüşmek üzere!
Yorumlar