İçerik Resmi

DİJİTAL DÜNYA, VAROLUŞÇULUK


favorite 0 visibility 6 bookmark 0


DİJİTAL DÜNYA, VAROLUŞÇULUK

Bu makalemin üç ana kahramanı var: gerçeklikten bağımsız ama gerçeklik kurgusu sunan dijital dünya, maddeleşme ve varoluşçuluk ruhu. Meta dediğimiz dev canavar, kendi içerisinde yarattığı hayal gücü ile varlıklar üzerinde yeni bir hâkimiyet kurmaktadır. Her insan, kendi varlığını kendisine ayrılmış zaman ve mekânda göstermeye çalışır. Dijital dünya da bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Bize ait olduğunu zannettiğimiz zamanda, yine bizim kendi özgür irademiz olduğuna inandığımız bir dünyada varoluş kimliğimizden sıyrılarak olmak istediğimiz varoluşu hayal de gerçek imgelere yakın kavramlarla canlandırıyoruz. Kısacası o anda var oluyoruz ya da var olduğumuzu sanıyoruz. Hayal ile gerçek arasında gidip geldikçe, gerçek olanı hayal olandan anlık olarak ayırt etmek olanaksız hale geliyor. Çift kimlikli insanlar olarak kendimizi kanıtlamaya çalışıyoruz; oysaki aynı hikâyeden iki tane olmadığı gibi, aynı varoluşluktan da iki tane olamaz. Hangisinin gerçek kimlik, hangisinin sahte kimlik olduğunu ayırt etmek sadece bireyin kendisine düşer.

Acaba yaşadığımız kimlik mi sahte, yoksa varlık kanıtı olarak inanarak kurduğumuz kimlik mi hangisi gerçek? Castells, 1990 yıllarında kapımızı çalmadan evlerimize giren yeni teknolojilerin kitle iletişim dünyasını hızlı bir biçimde dönüştürdüğünü ortaya atmıştır. Bu yeni kimliklerle dolu tüketim ortamı, var olabilmek adına kendi öznesini yaratmaya başladı. Dev meta dünya, teknolojinin sunduğu sınırı olmayan imkân ve olanaklarla özneyi çeşitli oyunlarla kendine çekerek bağımlı bir duruma getirir. Touraine, bu içinde hapsolduğumuz durumu üçüncü kimlik olarak tanımlar; ilki bizim kendi öz benliğimiz, ikincisi çevreye karşı yarattığımız kimlik, üçüncüsü ise dijital dünyanın bize dayattığı kimliktir. Bireyin özneleşmesi süreci, çevresel durumlara karşılık olarak özne ya da aktör olma kabulüne dayanmaktadır. Bireylerin var olduklarını başkalarına kanıtlama, kendilerini gösterme, benmerkezci olarak ortaya atılma vb. nedenlere dayanarak bir üst seviyeye çıkardıkları bu durum, aslında kişilerin kendi iradeleri ile gerçekleşmektedir. Ya da kendi iradesi sandığı ama kendisine dayatılan kavramlarla gerçekleştirmektedir. Meta dünyasının renkli sayfaları ile baştan çıkmaya ve yeni bir kimlik yaratmaya hazır olan kitle, yeni bir gerçeklik sanrısı evreninin önemli aktörleri arasında yerlerini almaktadır. Meta dünya, sosyal ilişkilerin, aile bağlarının, toplumsal düzenlerin yerini alarak yeni bir dünya sunmaktadır. Var olduğu toplumda kabul görme ihtiyacını meta dünyasında kendisine hazırlayan kişiler, bir topluluk tarafından kabul gördüğüne ikna olarak çift varoluşla birlikte yaşamlarına devam etmektedir. Her bir insanın kendi öz benliği dışında ait olduğu çevreye ve topluma karşı taktığı maskeler ile varlık/kişilik ve benlik duygularını zamanla yitirmeye başlamaktadır. Arka fonda güçlü mekanizmaların sürekli olarak güçlenmesi ve benlik sömürülerinin devamını sağlaması için var olan bu yenidünya, öznelerin zaman içerisinde ele geçirilme yolculuğudur. Bireye ait özel anları, içinde olduğu duygu durumlarını paylaşma, ikna süreçlerinin sonucudur. Meta dünya, zihnin egoist ve benmerkezci çalışma sistemini sonuna kadar kullanarak kişileri hedef almakta ve zihnin içerisinde olmasını hayal ettiği inşayı hayata geçirmektedir. Meta evren, kişilerin tatmini ve yeni tatmin alanlarını hazır hale getirerek ihtiyacın ve kendini göstermenin ötesine ulaşacak biçimde tasarım sürecinden geçmiştir. Yeni meta özne, yönlendirmeler ve akıl sınırlarını zorlayan renkli atmosferi ile ihtiyacı olmayan kimliklere yönlendirmektedir. Toplumun etkisi karşısında gerçek kimliğini gösteremeyen kişi, bu renkli hayatın yönlendirmesi ile sevdiği ve var olmasını istediği kimlikleri ile boy göstermeye başlamaktadır. Bu aşamalar, özneyi nesneye dönüştürmeye başlamaktadır.

Yenidünyanın bu kademesinde tüketim unsurları, var olmayı kanıtlama sanrısının göstergesidir. Standart yaşamın algısını yıkarak kendisine ait olan yaşamın senaryosunu ortaya çıkarmıştır. Bir zaman sonra kontrol etmenin imkânsız olduğu dış dünyaya karşı kendine ait yaşamın hâkimiyetini kaybetmeye başlayan özne, öneminin ve değerinin azalmaya başladığının farkına varmaktadır. Yetersizlik, yalnızlık, kendini soyutlama, mutsuzluk gibi duygu çöküşlerine doğru gitmeye başlamaktadır. Meta varoluşun sanal dünyada her an ve her saniye var olduğunu kanıtlama ihtiyacı, bu duygu çöküşlerinin eseridir. Gerçek olan var olma savaşını göstermek yerine sahte olan başarılar, mutluluklar, hedefler ile "mış" dünyasında yeni bir varoluşun tercih edilmesi dijital meta varoluştur. 

Öz benliğine ulaşmayı bilmeden bir kimlik arayışında olmamız, sistemin ortasında boşlukta durduğumuzu bizlere göstermektedir. Asıl varoluşçuluk felsefesi, yaşamın anlamlı olması kavramını merkezine alarak ortaya çıkmıştır; ancak sürekli gelişen ve ilerleyen dünyada gerçek varoluşlardan uzaklaşarak hayal varlıklar olarak kimlik çatışmasını yaşadığımız bu canavar içinde öze ulaşmak zor, hatta imkânsız bir yolculuk olarak görülmektedir.



Kaynakça: J.P. Sartre VAROLUŞÇULUK • • (existentialisme) İnceleme, konuşma, tartışma

Önerilen Yazılar

Article Image

DEFİNE
bookmark


favorite 0 visibility 6
Article Image

Zacharius Usta - Kitap Analizi
bookmark


favorite 3 visibility 6
Article Image

Lanetli Apartman
bookmark


favorite 1 visibility 6
Article Image

Rejimler Ve Devrim
bookmark


favorite 4 visibility 51

Yorumlar