İçerik Resmi

En Acımasız Tarifi ile Geldim Bu Sefer


favorite 0 visibility 3 bookmark 0


Aşk Kuralları Kendisinin Belirlediği Bir Oyundur.
Gerçekçiliğin çok uzağında olan bir duygudur aşk. Ama biz insanlar sevginin en temelinde kalan duygu açlığını tamamlamak için ona bir kimlik vererek forma sokmaya çalışıyoruz. 

Duyguları beslemek fiziksel olarak yaşamda kalmak için beslenmeyle aynı düzeyde olduğuna inanırız. Bu yüzden öncelikle duygusal doyumu tamamlamak bedenin tam olması için önemli olarak bizlere anlatıldı. Oysaki aşk kavramı, kendi kuralları olan ve bu kurallara insanların uymasını zorunlu tutan hayali kavramların başında gelmektedir. 

Çocukluk yıllarından itibaren bizlere kodlanan cisimleşmiş bir kavramdır. 

Bir metaforun ötesinde görünen ve benlik kavramını ön plana alan derin bir kimlik olmuştur. Psikoloji bilimi içerisinde baktığımızda önemli bir argüman olarak varoluşun kodunda yer alan bu duygu durumu. İnsanların elinde şekillendirilmeye çalışılmaktadır ancak aşk, insanları kendisine benzetme konusunda ustadır. 

Temasın sevgi dilinin bir ayağı olarak eklenerek, duyguları hızlı bir şekilde yüklemek için uğraşmanın sonucunda herkes tek yalnız bir hayatı istemsiz olarak tercih etmek zorunda kalmıştır. Çünkü biz insanlar, aşkın kurallarını yıkmaya çalışmıştır. Kurallarına göre oynayan insanlar, hayatın en mutlu zamanlarına şahit olurken; kendi kurallarını ortaya çıkarmak isteyen bireyler, yalnızlık duygusunun sakin limanında kendisine yer bulmuştur. 

Aşkı yaşamayı istemek; bir illüzyonun gerçek olmasını istemek gibi bir his. Somut olmayan duyguların gerçek olduğuna inanmayı istemek kadar hayali bir duygudur. 

Biz bireyler aşkı ve sevgiyi bir arada tutarak yaşamak isterken; aşk kendi kurallarını bireylerin üstünde kurarak; oyunu başlatır. 

En derinlerine inmek gibi bir farkındalığa sahip olan bireyler bu duygunun aslında kendi dünyasında yaşadığı kırgınlıklardan dolayı oyun alanı kurduğunu görebilmektedir. Yalnız kalan bireyin eksik ya da farklı olarak adlandırılmasına zorlandığı dönemde insanlar ister istemez kendilerini bu oyunun içinde ve kayıplarının yüksek olduğu bir uçurum kenarında bulabilmektedirler. 

Oysaki masum olarak ihtiyaç duyulan bu duygu bizi bir oyuncak gibi elinin altında tutarak türlü oyunların içerinde tutmaktadır. Oyundan elenen bireyler yalnızlık trenini tercih ederek oyun dışı kalır. Tekrar oyuna girmek büyük cesaret istese de kimi bireylerde bu cesareti yakalamak zordur. 

Cesaret ederek yeniden oyunun içinde kendisine yer bulan birey, hazır kuralların olduğuna inanarak bu oyuna yeniden başlar ancak, kurallar sabit değildir ve değişkendir. Bu değişikliklerin arasında kendi gibi kalarak açık kalan bu duyguyu beslemek oldukça zor bir süreçtir. 

Şimdi burada anlatılanlar gerçekten bir kâbusun ön sözü gibi görünüyor olabilir ancak, kimi bireyler için aşk duygusu ve sevginin yoğunluğu insanların oyundan nasıl çıktığıyla ilişkili bir durum gibi görünmektedir. 

Duygulara esir olmadan, kuralları atılan adımlara göre şekillendiren insanların çoğu, yalnızlığı tercih ederek; kalıpları yıkmaktadır. 

Yaşanması gereken güzel bir duygu mu? Evet! Ama sonuçları belirleyerek gitmek ve esiri olmadan hayatına dahil etmek en önemli unsurdur. 

Ya oyunun içinde kuralların altında bizler de oyun oynayacağız ya da herkesin belirttiği gibi kaliteli olarak bizlere atfedilen yalnızlık kavramının elinde pişerek şekil alacağız. 

Her iki oyunda da kazanan ya da kaybeden yok, sadece duygular kendilerini bireylerin üzerinden tatmin ederek kendilerini bu dünyada yer bulmaya çalışmaktadır. 

Ya oyun kurucu olacağız ya da oyunun içinde piyon olacağız… 

 

Önerilen Yazılar

Article Image

Bir Mevsimin Unutuluşu


favorite 6 visibility 21 bookmark
Article Image

YOĞURT MESELESİ


favorite 0 visibility 2 bookmark
Article Image

"Evet bir gün daha bitti! Sahi nasıl geçti?"


favorite 2 visibility 7 bookmark
Article Image

İnsan


favorite 0 visibility 6 bookmark

Yorumlar