İçerik Resmi

BİZ DİYEBİLMEK


favorite 0 visibility 1 bookmark 0


  

Bugün otobüste zar zor yer bulup insanlara bakmaya başladım. Bunu bu kadar bariz yapmadım elbette ama otobüse de başka türlü katlanamıyorum. İnsanların içinde ne kadar yorgun olsam da pek uyuyamam belki mecbur kaldığım da filan. Vakit insanlarla hızlı geçiyor, otobüsün sarsıntısını da kendine has kokusunu da unutturuyor bir nebze de olsa. Ancak bir süre sonra her baktığımla göz göze gelince camdan dışarı bakmak zorunda kalıyorum. Tabi bu seferde insanların sesleri geliyor kulağıma, otobüs sonuçta o kadar kişi toplanmışız mecbur maruz kalıyoruz birbirimize. Bir de şimdi okullar açıldı ya şehir çok kalabalık. Bunalıyorum ben, sağım solum insan bir de temas sevmeyince hepten çekilmez oluyor toplu taşıma. Her ne kadar sevmesem de yüzleşmeden duramıyorum bu karmaşayla. Bir bütünmüşüz gibi hayal ediyorum herkesi. Böyle söyleyince de sanki toplumdan kopuk biriymişim gibi anlaşılıyor ama toplumun içinde olmak demek o bütünlüğü korumaya çalışmak demek. Benim uğraşım da buna işte. Bir bütün olamıyorum belki ama kopan bir parça olarak da kalmak istemiyorum. 

  

Benim gibi toplumun kıyısında gezenler aslında daha çok sokuluyor o topluma. Herkes toplumun bir parçası olup içinde yaşarken ben kim neciymiş onun peşinde koşuyorum. Ama uzaktan bakınca da hep kendimi geri çektiğimi görüyorlar, ben öyle kaptıramıyorum kalabalığa kendimi. Sanki toplumun bir parçası olmak, kendi benliğimi kaybetmek gibi benim için. O kalabalığa her dalışım da kendimden bir şeyler kaybediyorum bu da soğutuyor beni işte. Gerçi gaza gelip duyarlılığımı zorladığım anlar da olmuyor değil. Bazen gözü önünde onca şey olurken de kendinden bir şeyler kaybetmeyi pek düşünemiyorum. Daha doğrusu Gerçekliğe gözümü kapatamıyorum. Otobüs de bunlara dalıp giderken başka bir gerçek çarpıyor gözüme. Topluma itile kakıla girilir de insanlar bu kaybettikleri benliklerini ne yapıyorlar acaba? Kendini topluma adarken nasıl hala kendiniz olarak kalabiliyorsunuz?  Sanki bu işler kendinden ödün vermedikçe olmuyor gibi. Bu çıkmazdan nasıl kurtuluruz acaba.   

Henüz kurtulmaya vakit bulamadan iniyorum otobüsten nasıl olsa yarın kaldığım yerden devam ederim. Her gün, her indiğim de aslın da çoktan bir şeylerin eksikliğini hissediyorum içimde. Konuşmasam, sadece dinlesem ve baksam da hep dışında olduğum o toplumun merkezinde buluyorum kendimi. Aynı havayı solumak aynı yoldan geçmek bizi yakınlaştırmıştı. İsimlerimizi bilmeden de artık bir takım olmuştuk. O eksik halimle evden içeri girerken kendimi aramaya başlıyorum. Biliyorum ki değişim eskilerin gitmesidir çünkü. Cebimi yokluyorum önce neyim eksildi diye ama cevabı kalbimde, ruhum da buluyorum ve bu beni 100 liramı yere düşürmekten daha çok üzüyor. Ben olarak girdiğim topluma biz olarak çıkmak ancak benim zoruma gidebilirdi zaten. 

Önerilen Yazılar

Article Image

Sırrı Aramak


favorite 4 visibility 7 bookmark
Article Image

Gerçekten Ne İstiyorum?


favorite 1 visibility 7 bookmark
Article Image

SEVEN BILLION VERSIONS OF MYSELF


favorite 3 visibility 35 bookmark
Article Image

X Y Z kuşak da kuşak


favorite 1 visibility 5 bookmark

Yorumlar