Hiç anda kaldınız mı? Yani yalnızca ve yalnızca yaşadığınız ve içinde bulunduğunuz o anda. Geçmişin hüzünlerinden ve geleceğin endişelerinden bağımsız olarak. Aklınızda ödenecek faturalar, sorumluluklarınız, kaygılarınız ve endişeleriniz olmadan. Başka bir açıdan bakalım şimdi. Hayatta düşünmeden, sadece yaşadığınız anın basit telaşlerıyla meşgul olarak geçirdiğiniz gün sayısı ne kadardır? Çocukluğumuzdaki gibi. Acele etmeden, sindirerek, her anın tadına doyasıya vararak kaç gün yaşadınız?
Bir çoğumuz bunu farkında bile değiliz. Yaşamın telaşlarına, hayatın baş döndüren akışına öyle bir kapılmışız ki, anın güzelliklerini çoğu zaman ıskalıyoruz. En üzücüsü de bu normalimiz olmuş. Kendimizle baş başa kalamaz, sessizliğin huzurunu hissedemez olmuşuz. Doğa ile bağımız kopma noktasına gelmiş. Binaların ve ekranların esiri olmuşuz. Oysa neydi insan olmanın özü? Gelişen teknoloji bizi kendimizden, önümüzden ve kalbimizden uzaklaştırmış. Çok mu geç peki? Hayır, hiç de değil. Hatta tam zamanı. Kendine dönmenin, anda kalmanın, özünü bulmanın. Sen ne kadar hazırsın?. Şimdi kendine bu soruyu sor ve derin bir nefes alarak ilk adımı at...🙏🌿
Yorumlar