Adı neden Mert?
Soyadı yüzünden değil; karakterinden mert. Duruş, tavır, söz, hareket… Çocuk resmen “bana güven” diye geziyor. Tamam da… kendisi benden küçük. Evet, yaş olarak. Üç-dört yaş farkı tolere ederim, ama bu biraz fazla kaçtı işte. Neyse, ben büyüğüm diye alttan almayacağım ya; sohbeti eğlenceli olmasa onunla uğraşır mıydım? Bir de dalga geçmesi kolay, benden küçük sonuçta… ahahah.
Ama kısa sürede o meşhur şeytan tüyü devreye giriyor. Kapıldım mı, kapılmak mı istedim, artık hangisiyse… sonuç: ben yine olanı biteni tiye alıyorum, o ise ciddileşiyor.
Mert de benim gibi babasız. “Anne babasını küçük yaşta kaybeden çabuk olgunlaşır” cümlesi eğer bir bedense, o vücut bulmuş hâli. Aile yükünü taşı, işinde yüksel, genç yaşta oturaklı ol… Sevimli sevimli cool. Yani özetle: yaşça küçük, kafa olarak full yetişkin. İyi yani, çocuk değil; minik bir bilirkişi gibi.
Bir de sakinliği var… Özellikle trafikte! Ben arabada “hadi gaza bas” diye içimden bağırırken o Zen master gibi. Adam resmen direksiyonda meditasyon yapıyor. Ben de yanında londra taksisi gibi güvenli hissediyorum. Onunla uzun yol? Okey, şoförlüğüne kefil.
İlgisi güzeldi. İnce düşünceli. Eli boş gelmemeye çalışan tipler vardır ya; işte onlardan. Ama ben maddiyata bakmıyorum, bunu anlamış tek insan olabilir. Maneviyat konusunda destek manyağı yaptı beni. Nerede duygu var, Mert orada: güzel hamle.
Yoğun bir işi olduğu için mesajlara geç dönüyor. İlk başlarda çoğu erkek gibi “cool takılayım” kafasındaydı. Mesaja geç dönünce havalı olduğunu sananlar kulübü… E doğal, erkek dünyası… Neyse zamanla öğrendi: saygı, cool’dan daha havalıdır.
Dayımı kaybettiğim gün yanımdaydı. Sonrasında da. Bu kısmı ayrı bir saygı duruşu. İşte insanlar böyle davranınca çevrelerinde değer görüyorlar. Kendini kanıtlamaya gerek yok: adamlık sessiz yapılır.
Benim çalışmıyor olmam, tek eşliliğim, sakin yapım… galiba dışarıdan “hazır partner paketi” gibi duruyorum. Üstünde “kullanım kolay, problem çıkarmayan model” yazıyor herhalde. Erkekler bunu görünce bonus sandık kazanmış gibi seviniyor. Mert de buna çabuk kandı. Ardından benimle az, arkadaşlarıyla çok görüşmeye başladı. Özellikle bayram tatilinde? Hayır canım, inandırıcı değil. Zaten güven problemi olan biriyim :) Size güven vermek için yarışılmıyor sonuçta.
Sıkıntılarımı dile getirdim tabi. Kadın susuyorsa sorun var; konuşuyorsa ilgilenmeye değer bir şey var. Ama erkekler bunu anlayana kadar ömür geçiyor… Ben “bak mücadele et” dedim, o “huzur bozuluyor” sandı.
Sonuç: olmadı. Ayrılıp arkadaş kalalım dedim. Bozuldu. “Böyle güzeldik” dedi. Haklı, güzeldik. Onu aldatmayan, olay çıkarmayan, darlamayan biri vardı. Ve gidiyordu. İşine gelmedi yani.
Asıl komik taraf?
Ayrılık sonrası ilişki güzelleşti.
Arkadaş kaldık, hem de kaliteli arkadaş. Ne zaman arasam sakinleştirdi. Yardım istesem etti. Adamlık hâlâ duruyor. Bazıları sevgili olunca bozulur, Mert tam tersiydi: sevgilik bitti, mertlik kaldı.
Aradan yıllar geçse bile, arkamı dönüp baktığımda iyi ki hayatıma girmiş diyeceğim biri. Ve biliyorum, şu an bile ihtiyacım olsa, asla ikiletmez, gelir.
İyi ki hayatımda oldu.
Ama en güzeli sevgili olmak değil; adam kalabilmekti.
“Bazıları gelir kalbinizi çalar, bazıları karakteriyle kalır.”
Yorumlar